Trebao bi biti vani u kabrioletu... trčati za ženskama i seksati se.
Dışarıda üstü açık bir arabayla... kız peşinde koşup düzüşüyor olmalıydın.
Seksati se samo tako Biti komad mesa bez mozga.
Bu şekilde. Mantıksız bir et parçası olmayı.
Dio tog svećeničkog, i ne zovi to više tako, jest ne seksati se, ako se sjećaš.
Rahiplik muhabbetinde seks yapılmaz. Hatırladın mı? Rahiplik muhabbeti demeyi de kes.
Onda mogu tulumariti i seksati se.
O zaman çılgınca eğlenip seks yapabilirim.
Želim da se osjećaš slobodnim seksati se dok si na snimanju.
Mekandayken seks yapma konusunda özgür olmanı istiyorum.
Trebali bi biti Zimu i seksati se svaku večer.
Her gece Zima içip seks yapmalıyız.
I za razliku od prethodnog puta kad je Phish Tahko nastupao, nisam mislio na to kako će biti lijepo seksati se sa djevojkom iz prvog reda.
Ve en son Phish Tahko'nun sahne alışının aksine bu kez, ön masada oturan hatunla, gösteriden sonra yatacak olmanın ne güzel bir şey olduğunu düşünmüyordum.
Dobro, svaki dan, ali seksati se i drkati nije isto.
Pekâlâ kabul, ama seks yapmak mastürbasyon yapmaktan oldukça farklıdır.
Vidiš, moja mama nije u gradu, pa ćemo otići do moje kuće piti pivo i seksati se.
Annem şehir dışında olacak. Ve birlikte bize gidip sarhoş olup sevişeceğiz.
Mislio sam da biti nudist ne znači seksati se cijelo vrijeme.
Nüdist olmanın sürekli seks yapmak anlamına geldiğini sanmazdım.
Provedimo vrijeme tako da nam ti ispricaš kao ti je u Los Angelesu bilo dobro seksati se s Colinom?
Neden bana Colin'le Los Angeles'taki seksin ne kadar eğlenceli olduğunu anlatmıyorsun?
Što čini da budu podložnije krupnim greškama u rasuđivanju,...kao, seksati se sa potpunim strancem u javnom WC-u.
Ve bu da tamamen yabancı bir adamla, liman tuvaletinde seks yapmak gibi yanlış kararlar almasını sağlar.
Aarone, bila je moja greška seksati se s tobom i tvojom djevojkom, Daphne.
Aaron, seninle ve sevgilin Daphne'yle seks yapmam çok yanlıştı.
U Oregonu, savezna je vlast odobrila zakon po kojem će odsad nadalje biti zločin seksati se sa domaćom životinjom u Oregonu.
Oregon'da eyalet parlamentosu çiftlik hayvanlarıyla seks yapmanın suç kabul edilmesi için sunulan önergeyi onaylamış.
Ako ne želiš ni razgovarati ni seksati se, što bi još mogli raditi ovdje?
Konuşmayacaksan ve seks yapmayacaksan burada yapacak başka ne kaldı ki?
Tjerali su te seksati se, sa koliko žena?
Sana zorla kaç kadınla seks yaptırdılar?
Da li to znači da mogu opet jesti posoljenu hranu i seksati se?
Yani artık tuzlu yemekler yiyip seks yapabilecek miyim?
A tvoj plan je - seksati se bez zaštite dan za danom u svim mogućim pozama sve dok...?
Senin planın nedir peki, Marshall? Her gün üst üste, aklımıza gelen her türlü pozisyonda korunmasız seks yapmak mı? Ta ki-
Je li zabavno seksati se sa stogodišnjakom?
100 yaşında bir adamla seks yapmak eğlenceli mi?
Mislim, uvijek je bolje spavati na požarnim stepenicama nego seksati se iz sažaljenja, uvijek to kažem.
Demek istedigim, yangin merdiveninde uyumak herzaman iyidir daha sonra acima seksi, Her zaman soylerim. Mmm.
Želiš li otići odavde i seksati se?
Buradan çıkıp, seks yapmak ister misin?
Može li raditi to, seksati se?
Yapabiliyor mu onu? Seks yapabiliyor mu?
Pričamo o tvojim problemima, i da nisam krenula seksati se sa nekim muškarcem u Palm Desertu, ostala bih pomoći ti da to riješiš.
Yani senin sorunların hakkında konuşmak ve eğer Palm Desert'e herifin birini becermeye gidiyor olmasaydım kalmayı ve çözmene yardımcı olmayı çok isterdim.
Imaš li predstavu kako je seksati se s ovom ženom?
Bu kadınla seks yapmanın nasıl bir şey olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Bit će to kao seksati se sa mladunčetom foke.
Bir bebek fok balığı ile seks yapmak gibi bir şey.
Osvojit ćemo Himalaju i seksati se u Louvreu te odgajati djecu u boljoj situaciji od one koju smo mi imali.
Himalayalar'a tırmanacağız, çatı penceresinde sevişeceğiz ve ailemizi şimdikinden daha iyi bir durumda başarılı bir şekilde yetiştireceğiz
Možemo li otići u hotel i seksati se?
Bir otele gidip seks yapamaz mıyız?
Uzet ćemo još začinjene piletine iz Bongoa, seksati se opet.
Bongo'dan baharatlı tavuğumuz var, tekrar seks yapıyoruz.
Nisam ostala zato da Seamus i Meadow mogu do jezera seksati se.
Seamus ve Meadow göle dönüp sevişip oyun oynasınlar diye beklemedim.
Popiti pivo, našmrkati se, seksati se.
Bir bira iç, bir sıra çek içindekileri boşalt.
Doći će kraljevi i kraljice i napit će se i seksati se u svim kupaonicama...
Krallar ve kraliçeler gelecekler ve sarhoş olacaklar ve banyolarda sevişecekler.
Mislila sam da će nešto jesti, a ne samo piti i seksati se.
Bir şeyler yiyeceklerini düşünmüştüm, sadece içip beraber olacaklarını değil.
Nisi došla seksati se sa mnom?
Bu yüzden benimle seks yapmak değil mi geldin?
Želim se vratiti u auto-prikolicu i seksati se na medenom mjesecu sa svojim mužem.
Karavana dönüp, kocamla balayı seksi yapmak istiyorum.
Kao što tvoja majka ima potrebu seksati se s mornarima.
Tıpkı annenin önüne gelen her denizciye verme isteği gibi.
Ali nije baš da cvijet može ustati i seksati se s drugim cvijetom... Iako bi to bilo fenomenalno...
Ama bu bir çiçeğin öylesine kalkıp başka bir çiçekle seks yapması gibi değil, ki bu dehşet verici olurdu.
1.4917120933533s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Dışarıda üstü açık bir arabayla... kız peşinde koşup düzüşüyor olmalıydın. 